3 Şubat 2011 Perşembe

Yazmak Lazımdır

Ne yazacağım hakkında hiç bir fikrim yoktu ilk ''n'' harfini tuşlarken demeye cesaretim yok. Nitekim 'salt yazma niyetinden alınan güçle yazmaya girmek' üzerine bir şeylerin çıkacağının gayet farkındaydım. Öyle çıkmıştır da diyorum; kontrol için bir daha okurken görürüm ilerleyen zaman içinde bunları hep ben. 

Bloğu ihmal etmeye gelmez derler; bloğun yazısını eksik etmemek lazımdır. Günümüzde pek çok insan blog açıp yazmıyor, sallıyor, bloğunu başı boş bırakıyor. Issız bloglar mezarlığı oluyor blogger veri tabanı. Yitip giden byte'ların yeni kardeşi olmuyor karanlık bekleyişlerinde. Ben bunda hata bulurum. Bir şey tam mükemmellikte değilse hatalıdır. İnsan gider blog da açar, bir şey de yazmaz, üstüne götünü de parmaklar; ama bu olaylar evreninin unsurlarından birinde bile olması ideal olmazlık durum var ise iş hatalıdır; durulur bakılır ''burda hata var'' denir, haklı olunur. Tabi takdir edersiniz mükemmel başarılamaz,  ya da o kadar az başarılmıştır ki sen başarılamaz dediğinde kimse çıkıp da ''ya efendi başarılır''' diyemez -o yüzden de hatasız kul olmaz denmiştir; bundan dolayı, başarması bu kadar zor bir işe aşırı sitem kullanmamın hakkaniyetli olmayacağını bildiğimden ben ilgili tür bir hatayı yapana ''yazıklar olsun'' seviyesinde laf atmam; hata bulurum deyişlerimden kinli olduğum çıkarımının yapılması da bu yüzden beni üzer. Çıkarmayın. Ben bunları sizin iyiliğiniz için yazıyorum.

Görebileceğiniz gibi açılmış bloğa yazı yazmak taraftarı olduğumdan, bu akşam bloğuma bir yazı yazayım dedim. Aklımda yazılabilecek bir-iki konu da vardı; ne var ki bunlar görsellerle desteklenmesi gereken şeyler. İşte. Ben gittim düşündüm, dedim yazmaya bi durayım da nasıl olsa bişeyler çıkar. Hiç yoktan bir yazıyı, bu yazıyı yazmaya başladım. Pişman değilim, idealden az olsa da bir şeyler anlattım. Belki bir kapı açıldı küçük bir çocuğun zihninde ve hayatını değiştirdi (kendi/yazı; seç beğen). Şimdi yolluyorum.